İcra ve İflas Hukukunda, takibin tarafları borçlu ve alacaklıdır.
Borçlu tarafından borcun ödenmemesi durumunda, alacaklı tarafından alacağın yasal yollarla tahsil edilmesiyle ilgilidir. Durum ve şartlara göre icra takip yoluyla veya iflas yoluyla alacağın tahsili mümkündür.
İcra takip işlemleri (icra hukuku) icra organları tarafından borçluya karşı yapılır ve örnek olarak icra emri tebliği, haciz, satış vb. takip işlemlerini içermektedir. Ayrıca, ilamlı ve ilamsız icra olarak da ikiye ayrılır.
İlamlı icra, alacaklı mahkemeye başvurarak, hakkının iade edilmesini veya ihlalin önüne geçilmesini talep eder. Dava sonucunda, talepte bulunanın (alacaklının) lehine karar verilmesi durumunda borçlu borcunu ödemesi gerekir, ödemediği takdirde alacaklı ilgili mahkeme kararıyla icra dairesine başvurarak ilamın zorla yerine getirilmesini talep eder ve neticede borçluya icra emri tebliğ edilir.
Verilen süre içerisinde borçlu borcu ödemediği takdirde, kanunda öngürülen şekillerde zorla yerine getirilmesi sağlanır. Ortada bir mahkeme kararı olduğundan, borçlunun ilgili icra takibini durdurması mümkün olmamaktadır. İlamsız icra takibine ise, sadece para ve teminat alacakları için başvurulabilmektedir. Dolayısıyla, alacaklı doğrudan (herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın) icra dairesine başvurarak, borçluya karşı icra takibi başlatabilmektedir. Bu durumda borçlu belirli süre içerisinde takibe itiraz ederek takibin durdurulmasını sağlayabilmektedir.
İflas hukuku, tacirlerle ilişkilidir. Ticari işletmesi (gerçek veya tüzel kişi) olan bir kişiye tacir denilmektedir. Borçlunun (tacirin) haczi kabil malvarlığının tamamının paraya çevrilerek, tüm alacaklıların alacağının ödenmesini sağlayan bir takip ve tasfiye yoludur. Alacaklılardan birinin talebi üzerine borçlunun iflasına karar verilmesi sonucunda, diğer alacaklıların alacağını alabilmesi için takip yapmasına gerek yoktur. İflası tacirler kendileri için de isteyebilmektedirler. Oysa icra takibinde bu mümkün değildir. İki iflas sebebi bulunmaktadır; birincisi borç vadesinin gelmesi, ikincisi ise borcun borçlu tarafından ödenmemesidir.